bizim uzun uzadıya giden sözlerimiz vardı
kitaplar üzerinden sıçrardı bazıları,
gözlerin önüne serili harf kümeleri
anlamın ilk çağına kadar uzatırdı gölgesini.
ulaştırmak isterdi ellerimize hatırlamayı
denizin ortasında yorgunluğa düşmüşken
her türlü yenileniş sonsuzluğu kalkar gösterirdi
başka bir solgunluğa hazırlanan buketleri
arka kapıdan birden giriveren neşe uğraşırdı
hatırlatmaya durmadan, hiç durmadan hatırlamaya
sezgi ve sevginin sessizlikten uyandığını
bizim uzun uzadıya gelen susmalarımız vardı
gittikçe başka bir şeye dönüşen kozasında
güzelliğin derin heybesinden çıkarılmaktı bu
kelimesini bilmezken anlayan bir kayığın görevini
yerleştirilmiş bir zaman, içinin en derin ışığına.
uzun boynun kökleşmiş bir alfabeyi çözüyor
kimse bilmiyor, "bilmek" çıkarılmaktır artık
karanlık ilk kapısından çağırıyor bir baykuşu
yavaşlığı ve ilk kez uyumluluğu tadıyor canlılık
durulanıyor sevgi işaretleri önümüzde
kedi tüyleri, 3 kanunu ve ritimler
yeryüzü gün boyu atıyor o nabzı
müziğe eşlik edildiğinde bir beden
karışmaya ve ahenge davranıyor
güneşe doğru kıvrılan dal uçları gibi
bizim uzun uzadıya oturmuşluğumuz vardı
parkları gölgeleyen ağaçların koynunda
karanlık bir ayna gibidir her şeyin başlangıcı
düşünce, görünmez pelerin, varsayım ve korku
bilinmezlikten gelir sığ ve derine doğru
dokun, hissedeceksin bütünü, denge sana verecektir
upuzun ve dümdüz açmış bir ovanın gözlerini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder