26 Eylül 2016 Pazartesi

Şiir / Rıdvan Sözener


İyi insanlar her zaman yenilmiştir.
Annesini görünce bir bebek
nasıl bırakırsa elindekileri. Gösterir bunu biraz.
Biraz da bir kuşun düşmesi uçup dururken
bir adamın bunu farketmesi...

Güzel insanlar her yerde yenilmiştir.
Gençkızların kırlardaki durumu anlatır bunu biraz.
Biraz da evdeki çiçeklerle dertleşen kadınlar...

Yenilmek iyidir
Her defasında daha güzel yenilmek arzusuyla.
Yenilmek güzeldir
Her defasında daha iyi yenilmek umuduyla.

Dergah Dergisi / Sayı 131

10 Haziran 2016 Cuma

O Kendini Çağırınca / Cemil Yüksel


o kendini çağırınca
bahçenin yeşili seslenir ışıltılarla
boynuyla salınan çiçekler gibidir rüzgar
tam o vakit duvar dipleri
gölgesine saplamış parlaklıkla sarsılır.

huşu içinde yazılmış yazı ve
kabuklarını döken ağaç
okunması zor işaretler taşır
gecenin rengini emen saçlarına.

o kendini çağırınca
elma dilimi hatırlar, harf kelimeyi
yaprak ağacı, su dağı hatırlar
yüzüne doğrulmuş her ayna güneş gibi
damlatır mumu kenarından
tek başına sıcaklık kalır 
o kendini çağırınca

ne zaman göz göze gelinirse orada
dalınabilir uçsuz bir derinliğe 
sonsuz düşmek de yine gözlerden
sevgiden bir el tutmuş uzayı
işleye işleye çağırır köklerinden ormanı

binlerce kuşun sesi akşam üstüdür 
yamacı yankılanır kelimelerden
cennet milyon yılda durulmuş bir gök
deniz kendine bakıldığında hatırlar
güneşe doğru hangi iplerle çekildiğini

binlerce havalanmış doğan
bir resim için kurulmaz göğe
yırtıcı ve çeviktir açlık
uyan diye sarsar karanlığını
o kendini çağırınca.


30 Mayıs 2016 Pazartesi

Gidilmeyen Yol / Robert Frost


Sarı bir ormanda ikiye ayrıldı yolum,
İkisinden birden gidemediğim ve yoldaki
Tek yolcu olduğum için üzgün, uzun uzun
Baktım görene kadar birinci yolun
Otlar çalılar arasında kıvrıldığı yeri;

Sonra öbürüne gittim, o kadar iyiydi o da,
Ve belki çimenlik olduğu, aşınmak istediğinden
Gidilmeye daha çok hakkı vardı; oysa
Ordan gelip geçenler iki yolu da
Eş ölçüde aşındırmıştı hemen hemen,

Ve o sabah ikisi de uzanıyordu birbiri gibi
Hiçbir adımın karartmadığı yaprakların içinde,
Ah, başka bir güne sakladım yolların ilkini!
Ama bilerek her yolun yeni bir yol getirdiğini,
Merak ettim, başa dönecek miyim diye.

İç geçirerek anlatacağım bunu ben,
Nice yaşlar nice çağlar sonra bir yerde:
Bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben-
Ben gittim daha az geçilmişinden,
Ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.


Çeviri: Selahattin Özpalabıyıklar

14 Nisan 2016 Perşembe

8 / Cemil Yüksel


bunların hepsini sen planladın değil mi?

bu yağmuru yağdırıp, bulutları çizdin koyu koyu
aramıza bir soğukluğu aldın koydun çok hızlıca
tek dokunuşla bira şişesinin kendini kırması gibi
bir yanıt ararken, tesadüf zihnin kaplıca suları
karşılıyor dünyaya çıktığı kaynağı.
sağanakta şemsiye altında üç kişi 
ıslanmak sadece bir kişi için imkansız

bazen sıtmalar tutar gibi olunur
bazen bazı duvar diplerini ısıtan küçük bir ilgidir
tramvaylarda birbirini özenle dinleyen
olgun çocuklar gibi
alıp yerleştirdin hemen ön koltuğa
giyinip çıkmış gibi kendine doğru yakınlığı
gözlerinden, kalbinden, dudaklarından çıkardın
kapkara ve kırmızı öpücüklerle iç yüzünü

bunların hepsini sen planladın değil mi?

bahar uzanmış gibi kollarından
sulara vapurlar gibi Kadıköy Karaköy arası
upuzun sekiz saat ıslanmış sessizlikten.
bölüp başlamak ortasından geceyi
küçülen bir hayal gibi tadıyoruz 
iki kulağın duymak için eğildiği dikkati.

kelimeleri dışarıda bırakan kabul
neşe katarak büyütüyor çiçeklerini

inanmıyorum buna, sen planladın değil mi?

23 Şubat 2016 Salı

Bir Adım / Cemil Yüksel

 
                                                                 Nusret’e, bir Nusret’i terk ettiği için,

kısa sakalından alıp sevinci saçlarına bulaştırıyoruz
bilmiyor kimse saçlarının ne kadar uzun olduğunu

üstünde elbiselerle taşıdığın siyah ve haki renkler
biraz dünyaya konulmuş bir dur işareti
kim yaklaşsa sesini arttıran siren biraz da
buluyor orada bırakıldığını ve incindiğini bakışlarla

sırf bunu duymamak için sızıyor zihnin gürültüsü
durmadan alıp götürüyor seni uğraşlara
tamirlerin, aletlerin ve insanların kaosuna
ne zaman varsan kelimesizliğe boşluktan oluyorsun
tedirginlikle buluşturuyor seslerin yokluğu gözlerini

o çocuk şekerin uzatılıp çekildiği bir ikirciklikle
kandırılmış, unutmuş bahsini kendini bırakmanın.
bahçenin içinde ne zaman bulsan zıplayan çiçekleri
orada sonsuzca durmaya koşmalı ayaklarını.

elleri başka başka gör
gözleri başka başka doku
kurmaktan kırıla kırıla, bulutla kendini
capcanlı yeşilliğin ağından.

kısa sakalından alıp sevinci saçlarına bulaştırıyoruz
bilmiyor kimse saçlarının ne kadar uzun olduğunu.

örüyoruz bir bulutu görünce yerlerde gezinen ayaklarımızı
bilmiyor kimse bir adım atınca bir dünya dönüşüne denk gelişimizi.

7 Şubat 2016 Pazar

Bir Rüzgar Bir Dalga / Cemil Yüksel

kalınabilir, yarısı sulara gömülü gövdesiyle
bir deniz kıyısında, yarı ıslak yarı kuru bir canlı gibi.

bilmek istedikçe, dipleri eşeleyen huzursuzluk ve
her imdat daha bir aşağıya çeken

suları izle, sular gibi hatırla bırakmayı
bir rüzgar bir dalga ansızın gelip alacağı tutar.

20 Ocak 2016 Çarşamba

Nilüfer / Cemil Yüksel

anlayış bulduğun güzel çiçek.

çamurlar içinde yüksel
ışığa ve kuvvete 
rengarenk buluştur bizi
hem derinde hem sığda
köklendir bizi...