Ölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Kalbin Askerleri / İmam Gazali


Kalbin askerlerini uzun uzun anlatmak çok sürer. Maksadı bir misal ile sana bildireyim: Beden bir şehre benzer. El, ayak ve azalar şehrin san'at erbabı gibidir. Şehvet, maliye müdürü gibidir. Gazab, şehrin emniyet âmiri gibidir. Kalb, bu şehrin padişahıdır. Akıl ise padişahın veziridir. Padişahın bunların hepsine ihtiyacı vardır. Memleketin idaresi ancak bunlarla yürür. Fakat maliye müdürü olan şehvet, yalancıdır, sebepsiz yere başkalarının işine karışır ve saçma sapan konuşur. Vezir olan aklın söylediklerine muhalefet eder. Şehvet daima, memlekette olan bütün malları toplamak, almak ister. Emniyet müdürü mesabesinde olan gazab, şerir, şiddetli, azgın ve serttir. Herkesi öldürmek, her şeyi kırmak, dökmek ister. Bunun gibi, şehrin padişahı daima veziri ile meşveret ederse [danışırsa], yalancı ve tama’kâr maliye müdürünü hırpalarsa, onun vezire uymayan sözlerini dinlemez, emniyet müdürünü onun peşine takıp sebepsiz ve lüzumsuz iş görmekten onu meneder, emniyet müdürünü, yapmak istediği haksızlıklardan dolayı döver ve incitirse, memlekette asayiş ve nizam olur. Bunun gibi, kalb padişahı, veziri olan aklın işareti ile iş yaparsa, şehvet ve gazabı zabt u rabt altına alıp (yani sıkıca tutup, idaresi altına alıp) akla uymalarını emrederse, aklı onlara tâbi eylemezse, beden memleketinin işleri düzgün olur. Saadet yolu ve Allahü Teâlâ'ya kavuşma yolu kapanmamış olur. Eğer aklı, şehvet ve gazaba esir ederse memleket harap olur. Padişah, bedbaht olup helak olur.

28 Temmuz 2017 Cuma

İmam Gazali / Hâl

"Uyurken düşlerinin karşı çıkılmaz bir gerçekliği olduğunu görmüyor musun? Uyandığında ise onların gerçekte ne olduklarını, yani hiçbir dayanağı olmayan fanteziler olduklarını fark ediyorsun. O halde, uyanıkken, duyuların ve akıldan türeyen bir varoluşun güvenilir olduğuna seni kim ikna edebilir? İçinde bulunduğun durumda bunlar gerçekmiş gibi görünebilir, ama uyandığın durumda olduğu gibi, şimdiki varoluş durumun da, başka bir varoluş durumuna geçildiğinde, gerçekliğini yitirebilir. Öyle ki, bu yeni bölgede aklın yargılarının fantezilerden ibaret olduğunu fark edebilirsin. Bu olan aklı durum belki de Sufiler’in hal dedikleri şeydir; yani, onlara göre kendilerinde özümsedikleri ve duygu algılarını ve düşünce biçimlerini askıya aldıklarında görebildikleri bir hal. Belki ölüm de, peygambere göre bu durumdur, çünkü o şöyle demiştir: “İnsanlar uykudadır, öldüğünde uyanır.” Şimdiki yaşamımız bu gelecektekine göre belki de yalnızca bir düştür ve insan, bir kez öldü mü, şimdi gözünün önünde olan şeyleri tümüyle farklı bir şekilde görecek ve Kuran’daki şu sözleri anlayacaktır: “Bugün gözlerinizden örtüyü kaldırdık ve görüşünüz açıktır.”