Ve Mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ve Mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Temmuz 2014 Çarşamba
5 Temmuz 2011 Salı
Perseus ve Medusa / Pascal Quignard
Güzel olan bir şeye, o güzelliğin bize zarar verebileceği
düşüncesiyle de bakabiliriz. Ona, içimizi sevinç kaplamaksızın hayranlıkla
bakarız. Hayranlık sözcüğü burada tanım olarak uygun düşmüyor: Üzerimizdeki
çekiciliği tiksinmeye dönüşen bir şeyi saygıyla izleriz. Saygı sözcüğünü kullandığımızdaysa
Venüs'ü yeniden buluyoruz. Platon'un güzellik ile korku arasında fark
gözetmeyi kabul etmediğini de anımsıyoruz. Böylece 'şaşırmak', 'şaşkınlıktan
donup kalmak' (Fr. meduser) sözcüklerine yaklaşmış oluyoruz; buysa, kaçmak
gereken şeyden kaçmamıza engel olmak, korkumuza bile 'saygı duymak', sonunda
ölüm tehlikesi de olsa korkumuzu saygımıza yeğlemek anlamına geliyor.
Medusa'nın şöyle bir öyküsü var: Batının en batı ucunda,
dünyanın sınırlarının ötesinde, Gece'nin yöresinde üç canavar yaşıyordu. Bu
canavarlardan ikisi, Stheno ile Euryale ölümsüzdü. Üçüncü canavar ise
ölümlüydü, adı da Medusa'ydı. Bu canavarların başlarının çevresinde yılanlar vardı.
Yabandomuzlarının korunduğu gibi korunuyorlardı; bronzdan elleri, altından
kanatlan vardı. Gözleri ışıldıyordu. İster tanrı, ister insan, kim olursa
olsun, bu canavarlarla göz göze gelen herkes taş kesilirdi.
Argos Kralı'nın çok güzel, deli gibi sevdiği bir kızı vardı.
Kızın adı Danae idi. Kâhin, kralı uyararak kızı bir oğlan doğuracak olursa,
torununun dedesini öldüreceğini söyledi. Kral, kızını bu yüzden duvarları
bronzdan yapılmış bir yeraltı odasına kapattı.
Zeus, altın damlalar halinde yağan yağmura dönüşerek kızı
görmeye geldi, Perseus işte böyle doğdu.
Kral gözyaşı döktü. Deniz kıyısına gitti. Kızını ve torununu
tahta bir kasaya kapattırdı. Ve kasayı denize attırdı. Kasa, bir balıkçının
ağına takıldı. Balıkçı, anneye baktı, küçük çocuğu büyüttü. Günün birinde zorba
Kral Polydectes Danae'ye tutuldu ve ona sahip olmak istedi. Perseus, bu isteğini
erteleyecek olursa, kadın yüzlü canavarın başını krala getireceğini söyledi.
Gorgon (Medusa), ölümü gözlerinin içinde taşıyordu. Ölüm
getiren bakışları olan bu başı kesip torbasının içine koymayı başaran kişi
'ölümün efendisi' (mestör phoboio) olarak kutsanacaktı. Medusa'nın yüzü
nasıldı? Faltaşı gibi açılmış sabit bakışlı gözleri, aslan yüzü gibi geniş ve
değirmi bir yüzü, yabanıl bir yelesi ya da ayağa dikilmiş binlerce yılandan
oluşan saçları, öküz kulağına benzer iki kulağı, sürekli sırıtır gibi duran,
yüzünde enlemesine açılmış bir yarığı andıran, kazma gibi dişlerini açığa
çıkaran bir ağzı vardı. Dili, sakallarla kaplı çenesinin üstünde yer alan kazma
dişli koca ağzından dışarı fırlamıştı.
Perseus, Medusa'nın insanlara ne biçimde göründüğünü
biliyordu; mızrağını eline aldı, kalkanını koluna bağladı ve ölüme doğru yola
çıktı. Dünyanın batısında, Gorgonlar gibi birlikte yaşayan üç canavar olan
Grailerle boğuştu. Bunların, düşmanlarını parçalamak için elden ele geçirdikleri
tek dişi vardı. Ayrıca, parçaladıkları yaratıkları görebilmek için, her an
yüzden yüze geçen, sürekli açık tek bir gözü vardı.
Perseus, bir sıçrayışta o tek gözü kaptı, tek dişi de ele
geçirdikten sonra Gorgonlardan, nymphelerin oturdukları yeri öğrendi.
Nymphelerden, öldüren bakıştan korunması için gerekli olan büyülü dört şeyi
gizlice aldı. Büyülü şeylerden ilki kunee idi (Ölüler Tanrısı'nın kurt
postundan yapılmış başlığı; bu başlığı başına geçiren kişi görünmez oluyordu,
çünkü ölüm, canlıları gece ile 'sarmalıyordu'). İkincisi kanatlı sandallardı
(ayağa geçirilen bu sandallar, insanın bir anda tüm dünyayı aşıp yeraltı
dünyasına kadar gitmesini sağlıyordu). Üçüncüsü kibisis idi (kesik bağların içine
konacağı heybe ya da daha doğrusu, av torbası). Sonuncusu da harpe idi (baş
kesmek için kullanacağı yay biçiminde orak; bu, Kronos'un, babasının üreme
organlarını kesmek için kullandığı oraktı).
Perseus, Medusa'nın yaşadığı yere vardı. Onunla göz göze
gelmemek için üç önlem aldı. Önce, Gorgonları uykuda, gözleri kapalı olarak
yakalamak için, yaşadıkları korkunç mağaraya gece girmeye karar verdi. Sonra,
karanlık mağaraya girdiğinde gözlerini, Medusa'nın bakabileceği yönün tersine
çevirdi. Perseus ayrıca, bronz kalkanını parlattı.
Perseus işte böylelikle, saldırdığı sırada onunla göz göze
gelmedi: Onu görmek için, kalkanından bir ayna gibi yararlandı. Kalkan,
Medusa'ya kendi görüntüsünü yansıttı; Medusa kendi görüntüsünden korkarak taş
kesildi.
Başından kunee'sini
çıkarmamış, gözlerini mağaranın dibine dikmiş olan Perseus bunun üzerine
orağını havaya kaldırdı. Kadın yüzlü kadın canavarın başını gövdesinden ayırdı.
Gorgon Medusa'nın başını, gecenin karanlığında elleriyle yoklayarak bulup kibisis'inin
içine koydu ve sitenin tanrıçası Athena'ya götürdü; Athena bu başı kalkanının
ortasına yerleştirdi.
“Her tablo bir medusa başıdır. İnsan, içindeki dehşeti, dehşetin imgesiyle yenebilir. Her ressam bir Perseus’tur” Caravaggio
Rubens / Medusa
Cinsellik ve Korku incelemesinden. Can Yayınları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)