Parmak İzi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Parmak İzi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2012 Salı

Parmak İzi / Arno Gruen


20. yüzyılın tarihi muazzam bir acının ve bu acının inkarının tarihidir. Sevmenin imkansızlığı da buradan kaynaklanmaktadır. Çünkü sevgi olmadan acı, acı olmadan da sevgi olamaz. Bu ikisi, insan oluşumuzu belirleyen ve mümkün kılan empati yetimiz vasıtasıyla etkileşim içerisinde birbirine bağlıdır. Ben de burada, hala kulak vermek isteyenlere, hala incinebilir olanlara, acılarını bastırmayı henüz alışkanlık haline getirmemiş olan ve bu sayede acıyı taşıyabilenlere sesleniyorum. Umudumuz onlardadır. Kendilerini ve böylelikle dünyayı kurtarabilecek gerçek gücün potansiyeline onlar sahiptir.

Fotoğraf: Carl Mydans

30 Kasım 2012 Cuma

Parmak İzi / Marcel Proust


“Acının, bize acıyı verenler tarafından dindirilmesi gerekliliği yalanı tarafından kışkırtılan bir sevginin var olduğu bir dünyada yaşama cesaretini nasıl gösteriyoruz?” Marcel Proust

Görsel:Jonathan Bartlett

28 Ağustos 2012 Salı

Parmak İzi / Jiddu Krishnamurti


İnsanın içinde bütün dünya vardır ve eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen, kapı orada ve anahtar elindedir. 
Yeryüzünde senden başka hiç kimse ne sana o anahtarı verebilir ne de o kapıyı açabilir.

28 Haziran 2012 Perşembe

Parmak İzi / Lev Tolstoy

    
     Tolstoy: Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu takdir etmek insanların işi değil. İnsanlar daima yanıldılar ve yanılacaklar; hem her şeyden çok da, doğru olduğunu sandıkları şeyde.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Parmak İzi / Cemil Yüksel


Öğretmenlerde öğrenemediklerini düşündüklerinde öğretecek hiç bir şeyin olmadığını kabul edecekler. İçinde sevginin yeşerme şansı bulunmayan her bilgi kaskatıdır. Zorla yedirilen yemeklere benzer.
  
İnsanın içinde durmaksızın işleyen bir giyotin vardır. Bu giyotin en çok insanın kendini haklı çıkarmak için sarf ettiği enerjide hızlı işler hale gelir.



Yaşamlarımız "yapacak bir şey yokla" "olur öyle" salınışında ki sınırlarla durmadan kendi koordinatlarını belirler.

Soluk almak çoğu zaman hissiz bir tekrardır. Boğazımızdan geçerken bizi zorlayan bir elma parçası bunu hatırlatır. Nefes eşsizliğini onu bastıran bir şey karşısında edinir.

İçindeki bir düşünceye destek vermek, onu beslemek, kendine hatırlatmak, sınamak, en sonunda yetersizliğiyle bırakmak. Hepsinde ne çok öğrenme saklı.

Sözler elbiselerdir. Dile gelmeyerek kuşandığı sessizliğin yerine özenirler. Büyük sözler bir zamanlar gelişemeden kalmış bir zayıflığın güçlüyüm deme ispatıdır.

Kal dersen kalır her şey seninle birlikte. Anılar bu yüzden vardır.


Görsel: Jacques-Henri Lartigue

26 Ekim 2011 Çarşamba

Parmak İzi / Alıntılar


Haksızlık olduğunu düşündüğü bir şeyi kabul etmesinin kendi haklarını tanımayı reddetmesi gerçeğinden kaynaklandığını ona göstermeye çalıştım. Irvin Yalom


Bazı insanın gülüşü bile kendini tamamen ele verir, birden bütün geçmişini öğreniverirsiniz. Gülüş her şeyden önce içtenlik ister. Oysa insanlar çoğu zaman öfkeyle gülerler. İnsanın neşesi onu en çok ele veren özelliğidir. Delikanlı/Dostoyevski


‎Etkinliğimi arttırmadan ya da doğrudan doğruya canlandırıp bana bir şey katmadan yalnızca bilgi veren her şeyden tiksiniyorum. Goethe


Doğaya, insanlığın tarihine ya da kendi eylemlerimize bakıp düşündüğümüzde önce, sonsuz bir ilişkiler, tep­kiler, alışverişler, birleşmeler ağı görüyoruz; bu ağın içinde hiçbir şey olduğu gibi, olduğu yerde ve olduğu biçimde kalmıyor; her şey hareket ediyor, değişiyor, var oluyor ve sonra ölüyor. Bu yüzden, önce ağın bütünü çarpıyor gözümüze; içindeki tek tek parçalar yarı gölgede kalıyor; hareket eden, birleşen ya da birbirine bağlanan şeyleri değil de hareketleri, geçişleri, bağlantıları görüyoruz. Dünyanın böyle ilkel, naif, ama ta içinden, doğru biçimde algılanması Yunan fel­sefesinden gelmiştir. Bunu, ilk kez açık olarak söyleyen Heraclitus'tur; Her şey hem vardır hem de yoktur; çünkü her şey akıcıdır, hiç durmadan değişir, hiç dur­madan var olur, sonra da yok olur. Friedrich ENGELS