Johannes ya da Jan Vermeer (31 Ekim 1632'de Delft'te Joannis ismiyle
vaftiz edildi ve 16 Aralık 1675'te aynı şehirde Jan
ismiyle gömüldü), evlerin içindeki gündelik hayatı betimlediği tablolarıyla
tanınan Hollandalı Barok ressam. Vermeer yaşamı boyunca başarılı, taşralı
bir tür ressamı olarak
tanındı. Göreceli olarak çok az tablo ürettiği ve ölümünün ardından eşi ve
çocuklarına borç bıraktığı için zengin bir adam olarak anılmamaktadır.
Vermeer, parlak renkler, peygamberçiçeği mavisinden
sarıya kadar pahalı boya maddeleri kullandığı resimleri üzerinde son derece
dikkatli ve yavaş çalıştı. Tablolarındaki ışık kullanımı ve ustalıklı işleyiş
ile ünlendi. Çalışmalarında çoğunlukla açık bir sevgi teması özellikle de aşk
hastalığı dikkat çeker. Onun eserlerinde yarattığı dünya yaşadığına göre
çok daha kusursuzdu.
Ölümünün ardında bir yüzyıl boyunca unutulan Vermeer,
1866 yılında sanat eleştirmeni Thoré Bürger tarafından tekrar keşfedildi.
Bürger, Vermeer'in 66 eseri hakkında bir makale yayınladı (bugüne bu eserlerden
35 tanesinin onun olduğu kabul edilmektedir) O günden itibaren Vermeer'in ünü
büyüdü ve Hollanda Altın Çağı'nın en önemli ressamlarından biri kabul edilmeye
başlandı.
Vermeer pointillé olarak adlandırılan tekniği kullanıyordu
ve resimlerini boyayı tuval üzerine gevşek ve tanecikli katmanlar hâlinde
yayarak çiziyordu. Resimlerinde kusursuz yerleşimi yakalayabilmiş olmasına
rağmen, tablolarında ön çalışmalara ait izler bulunmaz. Ayrıca, tablolar
haricinde hiçbir çizim, kesin olarak Vermeer'e mal edilmemiştir. David Hockney'nin
yanı sıra, Hockney-Falco tezini savunan
birçok sanat tarihçisine göre, ressam bu kesin yerleşimi elde edebilmek için camera obscura kullanıyordu.
Çıplak göz yerine bu tür bir lensin kullanılmasıyla ortaya çıkacak ışık ve perspektif etkilerinin
Vermeer'in tablolarında da görülmesi, bu görüşü desteklemektedir. Ancak
ressamın camera obscura'yı ne ölçüde kullandığı konusu, tarihçiler arasında
tartışmalıdır.
On yedinci yüzyıl ressamları arasında Vermeer kadar
müsrif bir şekilde lacivert taşı ya da doğal lacivert gibi
pahalı boya maddeleri kullanan yoktur. Vermeer, sadece bu maddeleri kullanarak
doğallığı yakalamamış ayrıca amber ve toprak gibi maddelerle iç mekandaki
ışıklandırma ve duvara birden çok renk yansıtma konusunda başarılı olmuştur.
Vermeer'in bu çalışma metodunda Leonardo’dan esinlendiği
düşünülmektedir.
Ressamın, doğal laciverti en etkili kullandığı
eserlerinden biri Şarap Bardaklı Kız'dır. Kırmızı saten elbisenin
gölgelerinde doğal lacivert görülebilir. Kırmızı ve lacivertin birleşmesi ile
yer yer oluşan morlarla eserdeki renk kullanımı çok güçlüdür.
Vermeer finansal olarak zora düştüğü 1672 senesinde bile
pahalı boya maddeleri kullanmaya devam etti. Bu sebeple Vermeer'in bu maddeleri
bir koleksiyoncudan büyük ihtimalle de patronu Pieter Claesz van Ruijven'den
tedarik edildiğine inanılmaktadır.