bunların hepsini sen
planladın değil mi?
bu yağmuru yağdırıp,
bulutları çizdin koyu koyu
aramıza bir soğukluğu aldın koydun çok hızlıca
tek dokunuşla bira
şişesinin kendini kırması gibi
bir yanıt ararken,
tesadüf zihnin kaplıca suları
karşılıyor dünyaya çıktığı kaynağı.
karşılıyor dünyaya çıktığı kaynağı.
sağanakta şemsiye altında üç
kişi
ıslanmak sadece bir
kişi için imkansız
bazen sıtmalar tutar
gibi olunur
bazen bazı duvar
diplerini ısıtan küçük bir ilgidir
tramvaylarda birbirini
özenle dinleyen
olgun çocuklar gibi
alıp yerleştirdin
hemen ön koltuğa
giyinip çıkmış gibi
kendine doğru yakınlığı
gözlerinden,
kalbinden, dudaklarından çıkardın
kapkara ve kırmızı
öpücüklerle iç yüzünü
bunların hepsini sen
planladın değil mi?
bahar uzanmış gibi kollarından
sulara
vapurlar gibi Kadıköy Karaköy arası
upuzun sekiz saat
ıslanmış sessizlikten.
bölüp
başlamak ortasından geceyi
küçülen bir hayal gibi tadıyoruz
iki kulağın duymak için eğildiği dikkati.
iki kulağın duymak için eğildiği dikkati.
kelimeleri dışarıda bırakan kabul
neşe katarak büyütüyor çiçeklerini
inanmıyorum buna, sen
planladın değil mi?