28 Haziran 2012 Perşembe
21 Haziran 2012 Perşembe
Kavis / Cemil Yüksel
suyun
kavisle döndüğü dolandığı sonra
parladığı
bir karşılamam olurdu
sarhoş
bir bar dolusu kalabalık gibi
kollarımın
ağırlığı yönünde hizasız
sevinçler
gibi -hey garson! derdim
şu
saçları alır mısın boğacak beni kendiliğinden
kadınları
gösterirdim kendinden habersiz o gürültüyü
mutfakları
taşımış ellerin çizgilerini
sonra
çocuklarına bakmış, okşamış ve
bitmeksizin
sonrasız tekrarlanan günaydınlarını
sabah
erken düzeltilmiş yastıklarla
uyanmanın
bildik ve garipsi tutumunu
pencereleri
açmanın yönelimiyle
gösteririm
de tutar aynı kabullenişle usulca
suyunu
değiştirir yenilerdim bir çiçeğin ülkesini
hey
garson bırak şimdi bardakları
o
her şeyi açıklamakta kullandığın kelimeyi
suda
çözülmenin sırrı masalarda bırak onları
şu
kirpikleri al uzanmış bütün elleri kesiyor
ve
domatesleri kızarmış kırmızı biberleri
ve
acısını bütün masaların boş durduğu sessizlikte
Uzakdoğulu
bir göz yuvası taşımış kirpikler belli
tut
onları lütfen sıkıştır parmaklarınla
-dilek
tutar mısınız ! - tuttum bir vakit
salladım
salladım meyvelerini gövdemin
erken
bir bahar açısından gülüyordu unutulmaya
ben
hem ne yapsam yeri sayılırdı sevinçlerin
yine
doğrudan rüzgarları kollayan gölgemi oynatsam
sevinç
armağanları, dağılacak düğme tekrardan
coşkun
çocukların kahkahaları gibi sofrada
nedir
anlaşılmaz olan kayboluşumuzda
aynayla
kadınlar bakıyor gözlerimizden
ilelebet
senfonisi sürekli yeniden tanışmanın
yeniden
tanışmanın çok yönlü bakışması
merhaba
demek için ağzıyla dudaklarıma değen
o
kadın tanrının elinden kurulmuş çeyiz sandığıyla
her
açıldığında temiz her kapandığında merakla tutulan
işte
o kadın değdi değecek kirazlar tadında
ayak
izlerinden temizleyip bir yeşilliği onaran ellerime
öpecek
dudaklarıyla sertliğini konulmaz isteklerimin
o
dokunuşla bulacak gibi etrafsızlığımı
görüntümü
bulacak gibi o sahnede
ışıklar
söndü, günaydın ! kadın sesi !
aksi
şeytan içkiler sunuyor gizli gizli
ne
yapsam ne etsem nasıl sorulmayışımdan.
hey
garson beni kaldır bu masadan
ayakları
unutulmuş bir kırkayak gibi yaratıldım
beni
taşı buradan suları bırakılacak baraj kapaklarına
oradan
akacağım o bekletilmişlikten
anlamını
yitirecek yeni bir anlama.
İzafi Dergisi 2012 Nisan Mayıs Sayısında Yayınlanmıştır.
Görsel: Shinichi Maruyama
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)