merak ettiğim oldu çitleri, pazar yerini
alyansları, parlak görünümleri, sahtenin
koynunu
kadınların peşlerini, utandığım oldu
etimden evet
öğrendim yalanı şeytan tırnakları çıkara
çıkara
başka yalanlara da eklendim, muhasebe yüklü
tutturulmuş düzgün boy atsın diye
sırıklarla
o yüzden biraz rezilim, öpüyorum ya
yüzünüzü
ellerinizi sıkıyorum ya ahlakın derisiyle
-of diyorum- içim geçiyor, içim bir
dışarı taarruzu
tatla, kokuyla, dokunmayla,görmeyle,işitmeyle
beşi birden toplaşmış bir ergen evi haz
kulesi
içim bulutları sallana sallana ilerleyen
yaz
ne var ne yok size verecek tüm meyvelerini
bir atın dişlerine bakıldığında yayılan
homurtu
bize saatleri öğrettiler, durmadan
bağırdığım buydu
sayıları, mesafeleri ve yazmayı, soğuk
ağızlarla
sıralarda dişledim pembe kokulu
silgileri
sonradan bir memeye döndü her şey
yumruk gibi kasılı bir mideden
küçük dilimi parmaklayarak kusturdum
içine işlemiş uyuşukluğu, irkilmeyi ve
dışlanmayı
öğürtülerle, kemirgenliği, kök kök çıkardım
kelimeleri dilimle tadıyorum artık
ilkin,
kapı önlerinde, parklarda, kahve sonraları
çekirdekler gibi çıtlıyorum boşluğunuzu.