zeminden dengesini yitirmiş bir masanın
her ağırlıkta kendini ayarlayan ucuna
dudaklara, çırpan bir gök ucu sesine
sözcükleri aralayan ne varsa onlara
kitaplara anlatılara iç dökmelerine
geniş bir etraf yüzünden
her türlü sessizliği yolculuklara saklayan
ayaklara durmadan suları anımsatan
bakışımdır görememeye de
çığ gibi düşen acılardan kaçmaya yürüyüşleri
tutunmamaya boğazın ve sesin gövdesine
hayvanlara bakıp bakıp yitirmeye anlamı
kaybolmaya bir gece de deli çığlıklarla ulumalarla
bir kurt olmaya varamamış korkulardan
iri bir yaban domuzu gibi vurulup kalmaktan
durmadan durmadan görememeye nişanlanan
bakışımdır yere düşmüş emzik gibi reddedilen
köşe başında, kan kir ve sövgüyle
bıçakla oyularak yeniden giydirilmiş bir park oturağının
öfkeden çıkara çıkara tomurcuklarını
bir kasapta dövülerek susturulmuş etlerin
ağrısıyla sızısıyla asitle yağan iyi görünmelerin
tam ortasında duran bir çınlama gibi
bakışımdır orda her şeyle yakalanmaya
duyar ve sonsuz tarifle
gelmiştir bütün göstermeleri
bak orada
orada işte
bak orada da.
ne yuvarlansa dönse gidip gelse
açılıp kapansa gözlerindir
ondan yapılma.
İzafi Dergisinin Eylül-Ekim Sayısında Yayınlamıştır.
İzafi Dergisinin Eylül-Ekim Sayısında Yayınlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder