“Şunu okuyordum:
İhtiyar
Ted nehrin kıyısında oltasına tek bir balık vurmadan saatlerdir oturmaktaydı.
Şişelerce bira ve sıcak güneşin karışımı uykuya dalmasına neden olmuştu ve
güçlü bir balık oltaya takılıp misinaya kuvvetle vurduğunda tamamıyla hazırlıksızdı.
Tamamen dengesiz bir şekilde yakalanmıştı ve toparlanamadan kendisini nehirde
buluverdi.
Küçük bir çocuk tüm olan biteni büyük bir ilgiyle izlemekteydi. Adam sudan çıkmaya uğraşırken babasına dönüp sordu, "Baba bu adam mı balığı tutuyor yoksa balık mı adamı yakalıyor?"
İnsan
tamamen tepetaklak olmuştur. Balık seni tutuyor ve çekiyor; sen balığı
tutmuyorsun. Nerede parayı görürsen, artık kendin değilsin. Nerede gücü,
prestiji görürsen, artık kendin değilsin. Nerede saygınlığı görürsen, artık
kendin değilsin. Aniden her şeyi unutuyorsun. Hayatının özünde taşıdığı değerleri;
mutluluğunu, coşkunu, sevincini unutuyorsun. Her zaman dışarıdan bir şeyi
seçiyorsun ve içinden bir şeyle onun pazarlığını yapıyorsun. Dıştakini elde
edip içtekini kaybediyorsun.
Fakat, ne
yapacaksın? Tüm dünyayı ayaklarının altına almış ve kendini kaybetmişsen,
dünyanın tüm zenginliklerini fethetmiş ve kendi içsel hazineni kaybetmişsen,
zenginliklerinle ne yapacaksın?
Perişanlık
budur.”
……
Şayet
bir dansçı olacak idiysen, hayat bu kapıdan gelir çünkü hayat şimdiye kadar bir
dansçı olmuş olman gerekir diye düşünür. Bu kapıyı çalar ama sen orada değilsin;
sen bir bankacısın. Hayatın senin bir bankacı olacağını bilmesi nasıl beklenir?
Hayat sana doğanın senin olmanı istediği yoldan gelir; o sadece bu adresi bilir
ama sen asla orada bulunmadın, sen başka bir yerdesin, başka birisinin maskesi
altında, başka birisinin kıyafetlerine bürünmüş olarak, başka birisinin adı altında
gizleniyorsun. Varoluş seni aramaya devam edip duruyor. O senin adını biliyor
ama sen bu ismi unutmuş durumdasın. O senin adresini biliyor ama sen bu adreste
hiç yaşamadın. Dünyanın aklını çelmesine izin verdin.
"Dün
gece rüyamda bir çocuktum," diyordu Joe, Al'a, "ve Disneyland'daki
her şey için geçerli olan serbest geçiş kartım vardı. Oğlum öyle güzel vakit
geçirdim ki! Hangisine bineceğimi seçmek zorunda değildim; ben de hepsine
bindim."
"Bu
ilgi çekici," dedi arkadaşı. "Ben de çok canlı bir rüya gördüm dün
gece. Rüyamda güzel bir sarışın kapımı çaldı ve arzusuyla beni baştan çıkardı.
Sonra tam başlamak üzereydik ki, başka bir ziyaretçi, muhteşem bir vücuda sahip
çok çekici bir kumral içeri girdi ve o da beni istedi!"
"Vay
be," diye araya girdi Joe. "Oğlum, orada olmak isterdim! Niçin beni
çağırmadın?"
"Çağırdım,"
diye yanıtladı Al. "Ve annen senin Disneyland' da olduğunu söyledi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder