Daha
sonra, daima kucaklaştıklarını söylüyor.
Hayvan
terli alnını onun yanağına dayıyor...
ve bir
saat boyunca öylece duruyorlar karanlıkta...
tıpkı
sevişen bir çift gibi.
ve tüm
bu saçma şeyler yüzünden,
ben
durmaksızın atı düşünüyorum...
çocuğu
değil de atı,
ve onun
ne yapmaya çalıştığını.
atın O
koca kafası daima gözümün önüne geliyor,
çocuğu
zincire vurulmuş ağzıyla öpüşü...
metalin
arasında kıpırdayan dudakları,
gebe
kalmakla ya da...
çiftleşme
isteğiyle ilgisi olmayan bir arzu bu.
Peki
nasıl bir arzu olabilir?
Artık
bir at olmak istemiyor mu?
Nesiller
boyu süren dizginlenmişliğinden
sonsuza
kadar kurtulmak mı istiyor yoksa?
Bir
atın, bizim hayal edemediğimiz bazı anlarda,
kendi
çektiği acıları ve...
gündelik
yaşamındaki itilip kakılmaları
hesab
ederek...
tüm
bunlardan kederlenmesi
mümkün
müdür?
Bir
at...
neden
kederlenir ki?
Görüyorsunuz
ya...
cevap
bulamıyorum.
Aslında
sormam gereken şu: bir taşra hastanesinde çalışan
işi
başından aşkın bir doktorun...
böyle
sorular sormasının faydası ne?
Aslında
bu soruların hiç bir faydası yok.
Hatta
işin doğrusu...
bu
sorular insanı altüst ediyor.
Mevzu
şu ki...
O atın
kafası benim omuzlarımın üzerinde duruyor...
eski
bir lisanın içinde,
eski
varsayımlara zincirlenmişim...
bunlardan
bir sıçrayışta kurtulup toynaklarımı
orada
olduğunu umduğum yeni bir patikaya basmak istiyorum.
Patikayı
göremiyorum çünkü eğitimli,
sıradan
kafam yanlış yere bakıyor.
Zıplayamıyorum
çünkü gemlerim ve
gücüm
müsaade etmiyor.
Ya da
bir başka deyişle:
beygir
gücüm...
çok
düşük.
Kesin
olarak bildiğim tek şey bu.
Nihayetinde,
bir atın düşünüşü bana çok yabancı.
Buna
rağmen, daha karmaşık olduğunu farzettiğim
küçük
çocukların düşünceleriyle başa çıkabiliyorum...
en
azından mesleğimde yapabiliyorum bunu.
Bir
yere kadar, anlattıklarımın bu çocukla hiç bir ilgisi yoktu.
Kafamdaki
şüpheler yıllardır
bu
kasvetli yerde büyüyüp duruyordu.
Bu son
derece ilginç vaka şüphelerime ivme kazandırdı.
Asıl
mevzu, olayın "son derece ilginç" olması.
Sebepler
ne olursa olsun, bu şüpheler
yalnızca
endişe verici değil...
dayanılmaz
da!
Bağışlayın.
Pek de
anlamlı konuşmuyorum.
İyisi
mi en başından anlatayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder