Seneca da, 'ölümü aşağılama'nın (contemne morteni) insana
yaşamı boyunca iyi gelen bir ilaç (remedium) olduğunu söylüyordu.
Bahçeye bakan pencerenin angusta (dar) olması gerekir.
Bunalım, insanın boğazını sıkan şeydir. Güzellik merkezcildir. Her güzellik,
ada biçiminde, ada kendiliği çerçevesinde, atomsal olarak bütünleşir ve
kendisini izleyen bakış karşısında dağılır gider. Çerçeveleyiciler, sınır
koyanlardır. Çerçevelemek, kutsal bir yer yaratmaktır. Pencere, bir çerçeve
olarak, dünyanın bir parçasını bir tapmağa dönüştürür. Pencere bahçeyi,
çerçevenin yalnız kıldığı, tekleştirdiği manzarayı yoğunlaştırdığı biçimde
oluşturur. Çerçevenin içinde yalnızlık, uzaklaşma yaratmaya çalışan biçimler,
bu biçimlere yavaş yavaş, adım adım yaklaşan kişinin onlar karşısında sonu
gelmez bir gerileme yaşamasına neden olur.
Yaşamın, yaşamla birleşmeyen, yaşamdan ayrık bir yaşam
olarak canlandırılması, canlının öldürülmesi anlamına gelir.
Bu devinim, daha özünde bir 'yalnızlığa çekilme'dir.
Resim, insanı dünyadan çekip alır.
Utanma, bir başka yalnızlığa çekilmedir. Sevişmek için
karanlık bir odaya çekilmeye yol açan cinsel utanma, bedeni ince bir ayla ile
(Plinius'un deyişiyle Parrhasios'un icat ettiği extremitas ile) örter. Söz
konusu ayla, insanın bedenini kurgusal bir yaralanmazlıkla, ele gelmeyecek
kadar ince bir zırhla kaplar: Bu, gözle görülmez bir templum'dur. Burada,
gözle görülmeyen 'giysi', Adem'in 'giysi'si, libidoya değgin büyülü doku, ayla
teması söz konusudur. Bu, yakınımızda yer alan şiddetten kaçma olduğu kadar,
tiksinmeyi kendine yasaklamaktır da.
Bu, (tanrıların bedeni olan) yıldızları sardığı biçimiyle
saygı aylasıdır. Posidonius, bir yapıtın güzelliğini oluşturan öğelerin,
kozmosun öğeleri olduğunu söylüyordu. Biçimi, rengi, görkemi ve yıldızların
ışıldamasını ayla biçiminde ayırt ediyordu.
Görsel: Francis Bacon
Görsel: Francis Bacon
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder