kalbin
yerinden iyice öteye taşınmış süs eşyası
bazen
kırılmış sehpa ayaklarıyla bir tutarsın onu.
sabahları
kurulmuş bir saat gibi duyulmaz gürültüsü
bazen de düzeltildikçe devrilen oyuncaklar gibi
çürüyen
dalları didikleyen ağaçkakanın
ne
var ne yok düzeltiverdi koca gölgende.
haziranda
bir dut ağırlığıyla düşer
kum
basıldığında kaydırır adımı
dünya
misket gibi çarpar karanlığa
sorular
sorulur, durmadan anlaşılır.
senin
hünerin konuşmak için diş çıkarıyor
dil
yapıyor susmaya, incir için
gırtlağına
kadar dayanmış
bir
acıyı kolluyor iri iri gözlerle
hem
söylesene sevmekle başladığın her şey
neden
elini eteğini çekmek için değil de
göklere
doğru boy istiyor kendiliğinden.
2008
Resim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder