seni
nasıl buldumsa öyle bıraktım
aynanın,
kirin ve bütün tanımların karşısında
alışkanlık
bahçesinin mideye kadar kesen kokusunda
uzunluğuna
doğru ağaçların, sözlerin uzaklığına doğru
uzamış
tüm bitkileri öylece sararmış gövdende
yüzündeki
dağınıklığa sebep kum fırtınasında
öyle
bıraktım nasıl buldumsa değmeden
bir
tekrarı çağrıştıran her türlü hatırlanmışlıkta
sezgileri
durmadan bir çocuk susturulmasıyla emziren
geceyi
ve aşkı dirilten parmak uçlarında
bağıra
bağıra kendi sesini kıstıran
bütün
kendini çağırmalarda
olanca
yenik, olanca umutlu, olanca genişlikte
kanatları
daha hiç uçmayla denenmemiş kuşların
tedirgin,
seğirten farklı yönlerine doğru
buldum
da öyle bıraktım bozmadan uzayan çizgileri
seni
binlerce mavi sürahiyle içtim gözlerimden
eksiksiz
susamışlıkla kurudum da bitirdim
yaprağın
ve zorlukların karşısında
aynı
şarkı sözleriyle değiştirdim çağrılışını
demeyi
istedim de; biliyorsun bıraktım
gölgeni
ve yargıları bir sırtlamış hayallerde.
sorular
buldum.
tam
yerinde, güzel ağzında
derin
alıyordum tam nefesi; çıkageldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder