Dr. Reich — Böyle bir anı yok belleğimde! Kentte sık sık tartıştığımız bir konuydu bu. Ama belki Freud bundan da sözaçmıştır. Bilemiyorum. Freud için sorun bambaşka bir biçimde kendini göstermekteydi. Freud özünden tam bir aydındı. Anlağın, anlama yeteneğinin her şeye egemen olan gücüne, coşkulara, duygulara oranla çok önde geldiğine inanırdı. Sakın yanlış anlamayın, coşkulara kötü gözle bakmazdı, ama bir şeyin bunlardan kurtulması gerektiğine inanırdı. İnsanoğlunun her şeyi denetim altında tutması gerekirdi. Anlakla us coşkulara, duygulara egemen olmalıydı. Bu tutumsa, üretken cinsel yaşam üzerinde yaptığım, «coşkuları», dirimsel «akım»ı, vücuttaki duyumları kapsayan araştırmalarımla yüzde yüz çelişiyordu. Freud hani şu «okyanu-sumsu duyumlar» ın («ozeanische Gefühle»nin) varlığını yadsırdı. Böyle duyumların varlığına inanmazdı. Neden olduğunu hiçbir zaman pek iyi anlayamadım. Hastalıklı ya da çarpık olmadıkları sürece, bu «ozeanische Gefühle»nin, okyanusumsu duyumların, insanın kendi varlığıyla ilkbahar ve Tanrı ya da insanların Tanrı adını verdikleri şeyle Doğa arasındaki birliği duymanın bütün dinlerin, bütün dinsel duyguların temeli olduğuna kuşku yoktur. Freud'sa bütün bunları elinin tersiyle itiyordu. Üzülerek söyleyeceğim, ben Freud'un kendisinin, canlılığını, dirimsel canlılığını denetim altına alabilmesi için, kasılması, cinsel enerjiyi yüceltmesi, sevmediği bir yaşama biçimini benimsemesi, yazgısına boyun eğmesi gerektiği kanısındayım. Bana öyle geliyordu ki, bir bakıma, bütün iyi dinlerin temelinde yatan bir kavramı kabul edemiyordu. İyi anladınız mı? Bütün iyi dinlerin. Bunu derken, vücudunuzun, Evren'in bir parçası olan vücudunuzun dirimsel etkinliğini anlatmak istiyorum. Freud'sa buna inanmıyordu. Ve bu kavramı sevmediğini de biliyordum. Yapıtımsa işte bu yana yönelmişti. Örneğin bir usu yarılmış, zihni karışmış kişide (şizofrende) duyduğu dirimsel «akım», coşkular son derece gerçek şeylerdir. Freud, bir anlamda, bu yolda beni izleyecek güçten yoksundu. Etkinliği gittikçe daha aydınca, salt anlağa dönük bir nitelik kazanıyordu. Bence bu, yavaş yavaş belirmekte olan kötü evrimin belirleyici öğelerinden biriydi. Freud, gün geçtikçe bir sözcük çıkmazına dalıp saplanıyordu.
Dr. E. — Doktor, az önce bana, sırası gelince Federn'den sözedeceğinizi söylemiştiniz. Bu konuda bana gösterecek bir belgeniz mi vardı acaba? Anımsadınız mı?
Dr. Reich — Evet, Federn hakkında bir yazı yazacağım. O konuda söyleyecek iki çift sözüm var. Ama şimdi bu konuya ayrıntılarıyla girmek istemiyorum. Yazıya dökeceğim diyeceklerimi, sonra da belgeyi size göndereceğim. Bu belgenin tarihe kalmasını istiyorum. Özel yaşamımla, çok özel yaşamımla ilgili çünkü. Belki mühürlü zarf içinde gönderirim. El altında bulunmalı. Böylece, günü gelince zarf açılabilmeli. Anlıyor musunuz?
Dr. E. — Evet.
Dr. Reich — Günün birinde birtakım karaçalma-lar, dedikodular belirirse, yamt zarfın içinde bulunur.
Dr. E. — Çok doğru.
Dr. Reich — «Okyanusumsu duyumlar» sorunu dinle ilgili sorunuza yanıt getirdi mi?
Dr. E. — Hiç kuşkusuz.
Dr. Reich — Evet, geniş geniş yanıtlıyor sorunuzu. Freud bilinemezciydi (agnostikti). Özgür kafalıydı. Ama bu, halkın din duygusu sorununu ya da din sorununu çözmeye yetmez. Bu konuyu burada keselim mi?
Dr. E. — Keselim.
Dr. Reich — Sorunuz var mı?
Dr. E. — Belki birkaç küçük olaya, özel anıya değinebilirsiniz.
Dr. Reich — Freud'la ilgili mi demek istiyorsunuz?
Dr. E. — Evet, ufak tefek şeyler, alışkanlıklar...
Dr. Reich — Doğrusunu isterseniz, bu gibi şeylere hiç dikkat etmedim. Freud'un, Rie'nin kızının kısa kesilmiş saçlarından hoşlanmadığını biliyorum. Günün birinde, kızcağız saçları oğlan gibi kesilmiş geldi. Freud hemen karşı çıktı. Ama çekiştirmeye girer bunlar. Sürdürmemi istiyor musunuz?
Dr. E. — Bence tarihçi sizin «çekiştirme» dediğiniz şeyleri de hesaba katmak zorunda kalacaktır.
Dr. Reich — Yani benim de çorbada tuzum mu bulunmalı? Peki, Anna Freud'un sevisel yaşamının bulunup bulunmadığını merak ettik günün birinde. Büyük tartışmalara yolaçan bir konuydu bu. Pek çok Viyanalı ruhçözümcü Anna'nın tam bir cinsel perhiz içinde yaşadığı kanısındaydı. Ve herkes buna üzülüyordu. Bense, cinsel perhizin eğitimle ilgili bir etkinliğe uygun olmadığı görüşündeydim. Üretken cinsel yaşam sorunu er-geç çıkar insanın karşısına, dolayısıyla önderlerin öğrettiklerini ilkin kendilerinin yaşamaları gerekir. Genel kanı buydu. Ama ben, gerçekte hiçbir şey bilmem Anna Freud konusunda. Ve bir şey de söylemek istemem. Açık mı dediğim?
Dr. E. — Evet.
Dr. Reich — Başka küçük olay? Hiç bilmiyorum. Bir akşam, genç hekim Freud eve körkütük dönmüş, daha doğrusu evine taşınmış. Böyle bir söylenti dolaşırdı ortalıkta... ama kendisi bundan hiç söz etmezdi. Haa, bayılırdı çocukları ruhçözümlemesinden geçirmeye. Çocuğun biri yatağını ıslatınca, hemen: «Neden yaptın bunu?» derdi.
Acı alaycı değildi, ama şakalanndaki sözcükler ki namak istediklerinin suratına kamçı gibi inerdi. Çok saldırgandı. Bana karşı değil. 1930'lann sonlarındaysa, müthiş kızdı, çılgınca öfkelendi bana31. Bir de Silberer vardı. Silberer'in kendi eliyle canına kıydığını bilir misiniz?
Dr. E. — Evet.
Dr. Reich — Freud'la yaptığı bir görüşmeden sonra, galiba Tausk da aynı yolu tuttu. Freud Helene Deutsch'ü çok severdi.
Dr. E. — Sahi mi?
Dr. Reich — Güzel kadınlara özel bir düşkünlüğü vardı. Nitekim, Prenses Bonaparte o dönemde çok güzeldi; Helene Deutsch de öyle. Sürdüreyim mi bu konuyu?
Dr. E. — Elbette.
Dr. Reich — «Ruhçözümsel dedikodular» («psycho-analystischer Tratsch») alanında «uzman» kimdi bilir misiniz? Fenichel. Herkese mektup yazar kimin ne yaptığını anlatırdı. Bilir miydiniz bunu?
Dr. E. — Hiç haberim yoktu.
Dr. Reich — Doğrudur ama. Bu mektupları görmek ister miydiniz?
Dr. E. — Evet.
Dr. Reich — Ruhçözümcülerin yaptıkları her şeyi bulursunuz bu mektuplarda. Ben, kendi payıma, bu konuyu daha çok deşmek istemem. Hiçbir zaman sevme dim bu gibi yöntemleri. Nitekim, sonradan ben de çekiştirmelerin kurbanı oldum. Bir yığın mektup var elimde. Çok önceleri, on sekiz yıl önce yazılmışlardı bana.
Dr. E. — Yüz yıl sonra, çok değerli tarihsel belgeler olurlar!
Dr. Reich — Görmek ister miydiniz onları? Lütfen söyler misiniz bana «Sigmund Freud Belgelikleri»nden ne anlıyorsunuz? Sizce bu terim neleri kapsıyor?
Dr. E. — Sınırlandırmak zor. Başlangıçta, yalnız Freud'u düşünüyorduk; ama şimdi belli bir sınır çekmenin olanaksızlığına inanıyorum.
Dr. Reich — Doğru. Gerçekten sınır çekilemez, etkisi öyle geniş oldu ki. Ancak, bence, bütün o dönem son derece verimsiz geçti. Benim için çok önemliydi elbet: Freud'la aramdaki duygusal bağlar ve evrimim. Çok severdim onu. O da beni severdi. Önemli bir şeydi bu. Ama şimdi artık hepsi birer anı oldu. Ruhçözümcüler beni hâlâ ruhçözümcü sanıyorlar. Hiç ilgisi yok! Öyle değil mi, ruhçözümcü saymıyorlar mı beni?
Dr. E. — Bunu yanıtlamak güç. Ancak, bana Öyle geliyor ki, tarihsel göreviniz ruhçözümcülük oldu.
Dr. Reich — Evet, ama yirmi yıldır değilim artık. Ruhçözümcüler arasına katılmaktan hoşlanmam. Hayır, yanlış anlamayın, ruhçözümlemesini küçük gördüğümden değil. Hayır! Tersine, çok önemlidir ruhçözümlemesi. Ama benim artık onunla bir ilgim yok. Bu görüşme sizi doyuruyor mu?
Dr. E. — Evet. Bundan ötürü büyük bir gönül borcu duyuyorum size.
Dr. Reich — Umarım öyledir...
Dr. E. — Konuşmamızın kâğıda geçirilmesinden sonra, okurken belleğinizde yeni olayların canlanacağını ummak isterim.
Dr. Reich — Olabilir. Tarihsel doğru söz konusu oldu mu mithiş sakınımlı davranırım, ve böyle davranmamı gerektiren bir sürü neden var! İnsanların bilinçaltı kuramıyla dirimsel enerji kuramını canlı yaşama aktarabilmeleri için yüzlerce yılın geçmesi gerekeceğine inanıyorum. Bu süreci kazadan belâdan esirgeyebilmek için kara çalmalardan korumak gerekir. Daha uzun süre insanlar sevdaya, üretken cinsel yaşama, yaşamın kendine kara çalacaklar — yaşamdan nefret edecekler! Çalışmamızın bir yanı da yaşamı kara çalmalardan korumaya ayrılmıştır. Buysa, ruhçözümlemesini kat kat aşan bir görevdir. Ruhçözümlemesiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ruhçözümlemesinin dışında yeralır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder