KORO
Çünkü bir bir yıkılmakta açsanız
radyoları
Sokaklar, köpekler, tanrının bütün
eşyaları.
EPİSODE
Biter elimizdeki şey, biter her şey
Kalırız, kan gibiyiz, donarız bir
tanrısalda
Seslerle ve kırık tırnaklarla
Ve donar çılgınlığımız: gemilerde
hiçbir kaptan yok
Yok, çünkü denizler kocaman, ölüler
büyük
Bir soğuk ay soğuk ve tenha
Duyulur. Yalnızlık mevsim olur
Ki çiçekler kendilerini toplar orada
Ve zamanlar boğuşur, sırasız, biri bir
ötekinden kalınlaşır
Düşer çay saatleri, anılar kalır
Sızar ölüler burdan bembeyaz masalara
Kahvelerde bilardolar hem solar
Silinir ve güneş gözlükleri takılır
bir daha
Yazılar durur, telefonlar susar, son
pullar yapıştırılır
Bir
şeyler eksik kalır usul ve bakır.
KORO
Biz ki bir güz artığı, erkeğiz hem de
kadınız
Doldurulmuş bir geyiğiz, korkarız,
açıklanırız.
EPİSODE
Ve kalır yılgınlığımız: gök bırakılmaktan doğan bir yaratıktır
İçer içkisini, geriler
Bardağında bir ölü; hem
ölümsüz hem ölü
Onca bir alışılmadık. Daha
çok özgürlüğü
İle kararsız, yalnız,
mumyalanmış bir öykü
Bu ölü.
Bir de var ölü değil. Değilse
Çünkü her gün ve böyle bir şeyler
gerekirse
Aramızda bir şeyler, ürperten
sürgünlüğü
Bizlerden bizlere doğru ne gitsin bu
vakitlerde?
KORO
Yenilmek olunca korku, suyunu
Sindiren, sindiren kayaların renginde
Aramızda bir şeyler, bir sessizlik
sözlüğü.
EPİSODE
Bu odur ki, biraz kin
Kayalaşmış saçlarla o taştan
çiçeklerin
İçinde kayalaşmış, boyası kesin
Kin
Ağrısız, sonsuz, bütünü sevgilerin.
Bir gün ki tanrısız ve bavullarsız
çıkagelmenin
Gölgeli, ama hiç anlaşılmadık bir
istasyonunda
Olmakla
ve soğuk hormonlarla
Birinin bir ötekinden anlamsız
güzelleştiğinin
Çağrısıyla çoğalan her günkü
gazetelerin
Hep aynı yürekten atılıp yorgun
Doğasız, bungun, bir gidip bir
gelmelerin
Ardında ve kırık tırnaklarla
Ansızın kurduğumuz bir imge, bir
efsanenin
Bizi
tam böyle tutan yasalarında..
KORO
Ölüyüz. Ölüler kendilerini toplar
orada
Çağlar ki kalınlaşır, gerilir,
eylemler hazırlanır
Düşer kan saatleri, çarşılar kalır.
EPİSODE
Kan! acısıyla oluşan bu sonsuz
nedirliğin
Kanı ve serin
Akşamları seslerimizin değiştiği saatlerde
Her şeyin bir türlü kaldığı,
içimizdeki bir şeyin
Durmadan bir türlü kaldığı ve böceklerin
Kaygısız benek
değiştirdiği. İşte o saatlerde
Azıcık olmak için
Kan!
Çamuruyla buluşan sayısız eylemlerin
Utkunun, aşkın ve yenilginin
Sonra her şeyin artık, birden her
şeyin
Yıllanmış isteklerin, ateşsiz cehennemlerin
O ölüm günlerinde, o süssüz törenlerde
Alanlarda dirilen korkusuz, yeğin
Kan..
KORO
Bile bile, öykü öykü, gibi gibi
Bir kenti aradığımız, bir başka kentin
Adıyla aradığımız ve asıl bulmaktaki
Çözülmez güzelliğin..
Kan!
Hem
sonu hem doğuşu en gerçek ilkelliğin.
EPİSODE
Oysa hep böyle avuçlarsız ve
bavullarsız çıkagelmenin
Gölgeli, ama hiç anlaşılmadık bir istasyonunda
Her gün bir yerlere doğru sayısız tren
biletlerinin
Gişeler, soğuk su ve güneş
gözlüklerinin
Kayarak sallantısında
Kayarak, bilmeyerek, ve asıl hiç
aldırmayarak
Boyutsuz, dingin, çaresiz bir geyiğin
Doldurulmuş bir geyiğin koşarak korkak
İçkiler, içkiler, o tekrar içkilerin
Yeni açmış yapraklarına
Kurarak
yapısını hem aşkın hem ilgisizliğin.
KORO
Bozulduk. Ve bozuldu alınyazımız.
Yalnız
Kuşandık yastutmaz giysilerini SENİN
KORO BAŞI
Hepimiz tanrı kaldık, kimse mutluyum
demesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder